Etkinlikler

Türkiye’de Kadavradan Organ Bağışı


Kronik Böbrek Hastalığı (KBH) beş evreden oluşan, bulaşıcı olmadığı halde Dünya Sağlık Örgütü’nün salgın boyutunda tanımladığı bir hastalıktır. Beşinci evrede artık böbrekler işlevlerini kaybetmiş ve hastalar ancak diyaliz makinesine bağımlı olarak yaşamlarını sürdürebilir noktaya gelmişlerdir. Bu evrede tek kesin tedavi yöntemi vardır: Organ nakli

Organ nakli sadece KBY hastalarını değil, çeşitli nedenlerle organ yetmezliği nedeniyle nakil bekleyen hastaları da ilgilendirir. Bugün Türkiye’de akciğer, karaciğer, kalp, kalın bağırsak, pankreas, kornea ve doku nakli sırasındaki binlerce hasta Ulusal Bekleme Listesi’nde sıranın kendilerine geleceği günü beklemektedir.

Türkiye’de yıllık kadavradan organ bağışı oranı milyonda 4’tür. Bu oran Belçika’da milyonda 28, Fransa’da milyonda 25 ve dünya lideri olan İspanya’da milyonda 35 olarak gerçekleşmektedir. İspanyollar, bunu sadece eğitimle başarmışlardır. Ülkemizde ise şimdiye kadar yapılan çalışmalar ile organ bağışı konusunda iyimser bir eğilim yakalanmış olsa bile henüz yeterli düzeye gelinememiştir. Organ bağışının önündeki engeller,  süreçle ilgili bilgi yetersizlikleri, önyargılar, dinsel çekinceler ve karar verme anındaki duygusal yaklaşımlardır.

Canlıdan organ bağışı, dördüncü dereceye kadar akrabalık bağı olan kişiler arasında, kurul kararıyla gerçekleştirilebilir. Canlıdan nakilde, sağlıklı bir birey olan vericinin (donör) girişimsel bir işleme maruz kalması, organlarından birini yitirmesi ve belli bir dönem tıbbi gözetim altında olması, sürecin olumsuzluklarıdır. Kadavradan nakilde ise yaşamını yitirmiş bir kişi, organ ve dokuları ile birden fazla kişiye yeni bir yaşam şansı vermektedir.

Kadavradan organ bağışının mevzuatla belirlenmiş koşulları vardır:

  • Yoğun bakım şartlarında beyin ölümü gerçekleşmiş olmalıdır. Beyin ölümü, uzman bir kurul kararı ile ilan edilir.
  • Vericinin kanser, şeker hastalığı, infeksiyon hastalığı gibi hastalıkları olmamalıdır.
  • Verici, sağlığında organlarını bağışladığını beyan etmiş olsa dahi, kanuni vasisinin onayı olmadan organları alınamaz.

Hastanelerde bu süreçleri koordine etmek üzere “organ nakil koordinatörleri” görev yapmaktadır.

Durumu somutlaştırmak üzere bazı rakamlar vermek gerekirse, siz şu anda bu yazıyı okurken; Ulusal Organ Bekleme listesine yazılmış, 20.000 den fazla hasta böbrek, 2.000 den fazla hasta karaciğer ve 500 den fazla hasta kalp bekliyor !!!

2012 yılında ise kadavra donörden sadece 524 hastaya böbrek bulunup nakledilebilmiş. 265 hastaya karaciğer, 61 hastaya kalp, 25 hastaya akciğer, 2 hastaya kalp-akciğer, 6 hastaya pankreas, 5 hastaya ince bağırsak, 5 hastaya kalp kapağı nakledilerek ikinci bir hayat şansı sağlanabilmiş. Organ nakli yapılabilen hastalar yeniden çocuklarının ellerini tutabilmişler, sevdikleri ile yeniden anılar biriktirmeye başlamışlar. Geride kalan binlerce hasta ise her sabah “belki de bugün sıra bendedir” umuduyla yaşıyor, ancak çoğunun ömrü yeni organ bulmaya yetmiyor.

Oysa 2012 yılının başından içinde bulunduğumuz bugüne kadar, bir başkasına yeniden hayat verme ayrıcalığına sahip olan 1477 beyim ölümü vakasında, sadece 345 aile organ bağışını kabul etti. Sevdiklerini kaybettikleri halde, acılarını bir yana bırakıp başka ailelere yeni bir hayat vermeyi kabul eden ailelerin oranı sadece % 23’te kaldı.

    Obez Market