Etkinlikler

“Organ Nakli” ve “Böbrek Sağlığında Tuzun Önemi” Paneli


Türk Böbrek Vakfı’nın 28. Vakıflar Haftası etkinlik programı kapsamında 10 Mayıs 2011 Salı günü düzenlenen “Organ Nakli” ve “Böbrek Sağlığında Tuzun Önemi” konulu panel, vakıf başkanı Timur Erk’in moderatörlüğünde, İstanbul Tıp Fakültesi Nefroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aydın Türkmen, İstanbul Tıp Fakültesi Üroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmet Nane ve İstanbul Memorial Hizmet Hastanesi Böbrek Nakli Merkezi’nden Ürolog Op. Dr. Burak Koçak’ın katılımıyla gerçekleştirilmiştir.

Prof. Dr. Aydın Türkmen; transplantasyonun seçkin bir tedavi yöntemi olduğu ve transplantasyon sonrası dönemde kişinin diyetinin ve yaşam tarzının en önemli etkenlerden biri olduğunu söylemiştir. Pek çok hastanın kalp damar sağlığı açısından yaş, cinsiyet, şeker hastalığının varlığı, sigara, obezite ve yaşam tarzının belirleyici olduğunu açıklayarak sağlıklı beslenmenin ve günlük yaşamda harekete yer vermenin tüm vücut sağlığı açısından büyük önem taşıdığını belirtmiştir. Transplantasyon sonrasında kilo kontrolünün gündelik hayatta spora yer vermenin ve hekim önerilerine uymanın iyileşme sürecini olumlu yönde etkilediğini yapılan araştırmalar sonucunda ortaya çıkmıştır. Hastaların düzenli hekim kontrolü ve bireysel disiplinleri ile kendilerine verilen tedavi planına uygun hareket ermeleri, transplantasyon sonrası iyileşme dönemine olumlu katkılarda bulunmaktadır. Benzer şekilde, yapılan araştırmalar sigaranın hasta ve yaşam sağ kalım süresini kısalttığını açıkça göstermektedir. Özellikle transplantasyon hazırlığında hastaların sigarayı kesinlikle bırakmaları gerekmektedir. Hastaların şeker hastalığı kemik erimesi kalp damar hastalıkları açısından hekim ve diyetisyenle işbirliği yapması da büyük önem taşımaktadır.

Sonuç olarak beslenme ile ilgili obezite, diyabet gelişimi gibi sorunlar transplantasyon sonrası dönemde sıkça görülmektedirler. Transplantasyon sonrası beslenme ile ilgili eğitimin transplantasyon öncesi dönemde başlaması gerekmektedir. Sürecin özenle izlenmesi, gerekli öneri ve tedavilerin yapılması gereklidir.

Prof. Dr. İsmet Nane; ülkemizde son dönem böbrek yetmezliğine neden olan hastalıkların başında diyabet ve hipertansiyon gibi hastalıkların yer aldığına dikkat çekerek tüm dünyada bu hastalığa bağlı tedavi gören hasta sayısının 1.783.000 olduğunu, bu hastaların 1.371.000 diyaliz tedavisi görüldüğünü, transplantasyon yapılan hasta sayısının ise 412.000’de kaldığını ifade etmiştir. Ülkemizde 1997 yılında 9.658 son dönem kronik böbrek hastası bulunurken bu sayı 2009’da 59.443 olarak gerçekleşmiştir. Yapılan araştırmalar, bu sayının 2016 yılında 115.000 olacağını işaret etmektedir. Böbrek nakillerinin kadavradan ya da  canlı bağışçılardan yapıldığını belirten Prof. Dr. Nane, kadavradan naklin teşvik edilmesi konusu üzerinde durmuştur. Türkiye’de yıllık transplantasyon sayısı yaklaşık 2.500 civarında iken mevcut diyaliz hasta sayısı 7.000 olup her yıl bu sayıya 5.000 – 10.000 hasta eklenmektedir. Yıllık olarak kadavradan %10 -15 transplantasyon yapılırken canlıdan nakil sayısı % 90 civarındandır. Ne yazık ki, ülkemizde kadavra bağışçı sayısı, milyon nüfusa oranla 1 ya da 2 iken bu sayısı ispanya ve Amerika Birleşik Devletleri’nde 35 – 40 düzeyindedir. 2009 yılında ülkemizde gerçekleşen toplam organ nakli sayısı 3.027 iken bunun 2.323’ü böbrek naklidir.  Sonuç olarak böbrek transplantasyonu, son dönem böbrek yetmezliği olan hastalarda en iyi tedavi seçeneğidir. Ancak organ bulmadaki güçlükler önemli bir sorun olmaya devam etmektedir. Çözüm için  kadavradan organ bağışını arttıracak önlemler alınmalı ve transplantasyon ile ilgilenen sağlık personeli eğitilmelidir.

Ürolog Op. Dr. Burak Koçak ise yaptığı sunumda, organ nakli hakkında dünya ortalamaları ile Türkiye ortalamalarının yanı sıra, organ nakli operasyonları hakkında bilgi vermiştir. Yeni nesil ameliyat tekniklerini ve “laparoskopik donör nefrektomi” yöntemini anlatmış, söz konusu yöntemlerin hasta ve hekim açısından avantajlı yönlerine eğilmiştir.

    Obez Market