Yaklaşık 60 ülkede olduğu gibi ülkemizde de her yıl Mart ayının ikinci Perşembe günü kutlanmakta olan Dünya Böbrek Günü, tüm dünyada gittikçe artan bir sağlık riski haline gelen kronik böbrek hastalığına küresel anlamda dikkat çekmeyi amaçlamaktadır.

Yapılan bilimsel çalışmaların ortaya koyduğuna göre, 2025 yılında kronik böbrek hastalıklarının görülme sıklığı ülkeden ülkeye değişiklik gösterecek şekilde iki-beş kat arasında artacaktır. Bugünden alınacak görece basit önlemler, gelecekteki sağlık sorunlarını ve harcamalarını en aza indirebilir.

21 Aralık 2006’da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 61/225 sayılı kararı oybirliği kabul ederek diyabetin uluslararası bir halk sağlığı olduğunu açıklamış ve diyabet, HIV/AIDS hastalığının ardından bu statüye erişen ikinci hastalık sıfatıyla tanımlamıştır. Hükümetler ilk defa bulaşıcı olmayan bir hastalığın dünya sağlığı açısından HIV/AIDS, tüberküloz ve sıtma gibi bulaşıcı olan hastalıklar kadar ciddi bir tehdit oluşturduğunu kabul etmişlerdir. Diyabetten kaynaklanan sorunlar, özellikle bu soruna en az pay ayırabilecek durumda bulunan gelişmekte olan ülkelerde, halk sağlığı açısından en temel tehdit kaynağı olarak görülmektedir. Diyabetik böbrek hastalığına karşı eylemde atılacak ilk adım, Tip 2 diyabetin gelişmesini önlemeyi amaçlayan kamusal sağlık kampanyalarını ihtiva etmelidir.

Dünya Böbrek Vakıfları Federasyonu – IFKF tarafından düzenlenen ve üye ülkelerde yürüyüşler, paneller, toplantılar, halka açık alanlarda bilgilendirme standları ve eğitimler gibi geniş bir yelpazede yer alan etkinlikler ile kutlanan Dünya Böbrek Günü’nün 2010 yılı teması diyabet, hipertansiyon ve böbrek sağlığı arasındaki ilişkidir.

Günümüzde diyabet gerek gelişmiş, gerekse gelişmekte olan ülkelerde son dönem böbrek yetmezliğinin ana nedenidir. Dünya çapında son dönem böbrek yetmezliği tedavisine başlayan kişilerin % 20-40’ında böbrek hastalığına neden olan birincil tanıdır. Beslenme düzeninin daha sağlıklı gıdalardan oluşması, hareketli bir yaşam tercihi, sıvı tüketiminin günde en az 1-1,5 litre düzeyine çıkarılması, işlenmiş hazır gıdalar yerine sebze ve meyveye ağırlık verilmesi; un, şeker ve tuz tüketiminin belli sınırlar içinde kalmasına dikkat edilmesi, böbrek ve diyabet hastalıklarının önlenmesi için alınabilecek uygulanması basit ve bir o kadar etkili tedbirlerdir.

Yapılan araştırmalar, pek çok hastanın durumlarının farkında olmadıklarını gözler önüne sermektedir. Düzenli tansiyon takibi, idrar tahlili ve yılda en az bir defa doktor kontrolünden geçmek, potansiyel hastalıkların erken teşhisinde hayati önem taşımaktadır.