Türk Böbrek Vakfı’nda gerçekleştirilen basın toplantısına TBV Başkanı Timur Erk ve Türk Böbrek Vakfı Mütevelli Üyesi Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Rümeyza Kazancıoğlu katıldı. Toplantıda söz alan TBV Başkanı Timur Erk konuşmasına böbrek fonksiyonlarını hatırlatarak başladı; “150 gram olan böbrek, 200 litre kanı 24 saat devirdaim ederek vücudumuzun arıtma tesisi olarak görev yapıyor. Dünya Böbrek Günü için her yıl bir tema belirleniyor. Geçtiğimiz yıllarda da tuz, şeker ve trans yağlar gibi çeşitli konulara odaklandık ve bu konular üzerinde de başarılar elde ettik. Bu yıl “Herkes İçin Böbrek Sağlığı” adı altında yakın zamanda Amerika’da tamamlanan “COVID-19 sonrası böbrek hastalıkları risklerine ilişkin yeni bulgular” araştırması masaya yatırıyoruz” dedi.
Basın toplantısında konuşan Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Rümeyza Kazancığlu ise konuşmasına araştırma detayları ile başladı. Kazancıoğlu; “Biz pandemi sırasında hastalığa yakalanarak hastanede yatan ve yoğun bakıma giden hastalarımızın içinde, yeni gelişen akut böbrek hasarı dediğimiz, yani ani olarak böbreklerin bozulması veya diyalize ihtiyaç duyma kısmını gözlemledik. Çok yakın zamanda ise yayınlanan bir çalışmada bu hastalıktan kurtulsanız bile, yeni bir böbrek hasarı gelişmesi açısından riskli olunduğu ortaya konuldu. Amerika San Louis’de yapılan araştırmada, COVID-19 nedeniyle hastanede yatan ya da evde tedavi gören 90 bine yakın hasta ile benzer yaş gurubundaki 1,5 milyondan fazla kişiyi karşılaştıran bir çalışma yapıldı. Hastaneye yatmak, sonrası yoğun bakıma girmek ve o sırada böbrekle ilgili bir sekel gelişmesi, COVİD-19 geçirmemiş kimselere göre böbrek hastalığı açısından ciddi bir risk yaratıyor” dedi.
Prof. Dr. Rümeyza Kazancıoğlu; “Maalesef araştırmada görülüyor ki COVID-19 tanısını almak dahi bir risk faktörü getiriyor. Bunun yanında tanıyı alarak yoğun bakımda yatmak, akut böbrek yetersizliği ile ilgili yeniden bir hastalık yaşama riskini 11 kat arttırıyor. Ayrıca son dönem böbrek yetersizliğine doğru gitme riski ise 8 kat, böbrekle ilgili diyalize girmek veya ölümle ilgili rakamların bile hiç geçirmemiş popülasyona göre 8 kat arttığı gösterilmiştir. Biz de buna benzer bir çalışma yürüttük ve sonuçlarını toparlama aşamasındayız. COVİD-19 geçirmek böbrek sağlığı açısından bir risk faktörü olarak tanımlanmış durumda.
Prof. Dr. Kazancıoğlu; Önemli bir konuya da değinmek isterim; hayatınızda bir dönem böbrekle ilgili geçici bir rahatsızlık yaşadığınızda uzun vadede kronik böbrek hastası olmak için bir risk kazanmış oluyorsunuz. Bu nedenle yılda bir kez böbrek kontrollerinin yaptırılmasını son derece önemli buluyoruz.
Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk; “Türk böbrek Vakfı olarak daima bilimsel çalışmalara önem veriyoruz. Yaptığımız araştırmalarda bunu gösteriyor. Yakın zamanda yaptığımız araştırmada da oldukça çarpıcı sonuçlar elde edildi. Bunlardan öne çıkan noktalar ise, araştırmaya katılanların yüzde 72.2’si böbreklerini hiç kontrol ettirmiyor. Doktora danışmadan ağrı kesici kullanım oranı ise yüzde 66.6 olarak öne çıkıyor. Bunlar arasında en önemli noktalardan biri ise yalnızca ağrı kesiciler değil, doktora danışılmadan tüketilen çeşitli bitkisel ve hayvansal ürünler ve takviye gıdalar.
TBV Başkanı Erk; “Dünya Böbrek Günü’nde açıklanan araştırma sonuçları ışığında, riskli grupta olan veya böbrek sağlığı açısından kendini korumak isteyenlerin, COVİD-19 sonrası ilk 3-6 ay arası mutlaka kontrollerini yaptırmaları gerekmektedir. Bilinçsiz ilaç kullanmamak, sigara tüketiminde uzak durmak ve sporu hayatın bir parçası haline getirmenin yanında dengeli beslenmek ve özellikle şeker ile tuz tüketimde dikkatli olmak genel sağlık açısından olduğu gibi böbrek sağlığı açısında da son derece elzemdir” dedi.