Böbrek Sağlığı Hakkında

Halk Sağlığı ve Ülke Ekonomisi Açısından Ekmek ve Unlu Mamullerde Tuz Oranının Azaltılmasının Önemi-Timur Erk

Halk Sağlığı ve Ülke Ekonomisi Açısından Ekmek ve Unlu Mamullerde Tuz Oranının Azaltılmasının Önemi-Timur Erk


Ülkemizde kalp ve böbrek hastalıkları muhtelif sebeplere bağlı olarak her geçen sene artmakta ve bu artışa paralel olarak sağlık harcamaları da yükselmektedir.

Vakfımız kurulduğu 1985 yılından bu yana, resmi senedinde yazılı en önemli amaçlarından biri olan “son dönem kronik böbrek yetmezliği hastalığı (SDKBY)” ile mücadele konusunda kamu yararına pek çok hizmetler vermekte, bu konuda toplumsal bilgilendirmekte ve bilinçlendirme çalışmalar yürütmektedir.

Yapılan resmi araştırmalara göre, son dönem kronik böbrek yetmezliği hastalığına yakalanma riski dünya ortalamasına göre % 10 iken, bu oran ülkemizde % 14’tür. Ülkemizdeki bu oranı dünya ortalamalarına çekebilmek vakfımızın en önemli vizyonudur.

Bugün ülkemizde 70.000 SDKB yetmezliği hastası bulunmakta olup, bu sayının 2015 yılında 115.000 olacağı ön görülmektedir. Hızla ilerleyen hastalık önemli bir halk sağlığı sorunudur ve ülke ekonomimize de oldukça büyük yükler getirmektedir. Kalp ve böbrek hastalıkları, birbirini tetikleyen önemli bir bağa sahiptir. SDKB yetmezliği hastalığının önemli ve aynı zamanda önlenebilir nedenlerinden biri olan hipertansiyon (yüksek tansiyon) hastalığı, aynı zamanda kalp sağlığı içinde çok önemli bir sorundur.

Tuzun, hipertansiyonun oluşumunda çok önemli bir faktördür. Hipertansiyon hastalarının tedavisinde tuz kısıtlaması, kan basıncının kontrol altına alınmasında ilaç kullanımı kadar önemlidir. Kan basıncının yükselmesine neden olan hipertansiyon; damarlar, kalp ve böbreklerde tahribata yol açarak bu hastalıkların ilerlemelerine neden olur. Böbreklerin bir görevi de, vücudumuzdaki kan basıncını belirlemeleridir, bu nedenle yüksek tansiyonu tetikleyen dış etkenler, böbrek sağlığının da bozulmasına yol açar.

T.C.Sağlık Bakanlığı ve Türk Nefroloji Derneği tarafından Türkiye’de yapılan saha çalışmalarında, nüfusa göre hipertansiyonun görülme sıklığı % 30.2’dir, bir diğer ifadeyle ülkemizde her üç kişiden biri hipertansiyon hastasıdır. Öte yandan, SDKB yetmezliği hastalarının % 37,4’ünde hastalığın ana nedeni bu kişilerin öncesinde hipertansiyon hastası olmalarıdır.

2009 Dünya Hipertansiyon Günü’nde tuz ve hipertansiyon “iki sessiz katil” olarak ilan edilmiştir. İngiltere’de yapılan bir araştırma, tuz tüketiminde % 10’luk bir azalmanın, tuz ve hipertansiyonun yol açtığı hastalıklara ilişkin tedavi bedellerinde % 22 tasarruf sağlandığını göstermiştir.

Ülkemizdeki beslenme alışkanlıkları göz önüne alındığında, vatandaşlarımızın günlük gıda tüketiminin en az % 50’sini ekmek ve unlu mamuller oluşturmaktadır ve ortalama damak tadına göre unlu mamullerin içinde önemli miktarlarda tuz bulunmaktadır.

Sağlıklı beslenmek, hipertansiyonu önlemek ve bu rahatsızlığı tedavi etmek için günlük kişi başına ortalama 6 gr. tuz tüketilmesi gerekirken, 2008 yılında “Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği” tarafından yapılan “SALTurk” (Türk Toplumunda Tuz Tüketimi ve Kan Basıncı) çalışmasına göre, ülkemizde kişi başına günlük ortalama 18 gr. tuz tüketildiği (erkeklerde 19 gr/gün, kadınlarda 17 gr./gün) ve bu miktarın yaklaşık 7.2 gramının beyaz ekmek tüketimi sonucu alındığı belirlenmiştir.

İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığı’na bağlı İstanbul Halk Ekmek (İHE) kurumu, bu yönde çalışmalarını başarı ile sürdürmektedir. Kurumun açıklaması ve kurum için TÜBİTAK’tan alınan 15.04.2011 tarihli rapora göre İstanbul Halk Ekmek, 100 gr.’lık normal bir ekmekte 1.12 gr. tuz kullanmaktadır. Ekmek Tebliği’ne göre, tuz oranı kuru maddede en çok % 1.75 olarak belirtilmiştir. İHE, Türk damak tadını bozmadan kuru maddedeki tuz oranını ortalama % 1.041’e çekmiş ve tebliğe göre % 40 azaltmış bulunmaktadır.

Yukarıda kısaca vermiş olduğumuz bilgiler çerçevesinde, vatandaşlarımızın özellikle böbrek ve kalp sağlığı yönünden kaliteli bir yaşam sürdürmesi ve sağlıklı nesiller yetiştirebilmemiz için hipertansiyon hastalığından ve bu hastalığın etkilediği diğer sağlık sorunlarından korunmak üzere, öncelikli gıda tüketimimiz olan ekmek ve unlu mamullerdeki tuz oranının damak tadını bozmadan azaltılması, kamu yararına önemli bir misyon olacaktır.

Saygılarımızla,

Timur ERK

Türk Böbrek Vakfı

Mütevelli Heyet ve Yönetim Kurulu Başkanı

IFKF Uluslararası Böbrek Vakıfları Federasyonu Başkanı

    Obez Market